Kolesterol

Günümüzde en belirgin olarak ömrü uzatan tedavi kolesterol tedavisidir. Bunu neye dayanarak söylüyoruz? Birincisi dünyada kabaca ölümlerin yarısı miyokard enfarktüsüne yol açan koroner arter (kalbi besleyen damar) hastalığına bağlıdır. Onun ardından gelen ön sıraları da inme gibi yine damar sertliğine bağlı hastalıklar almaktadır. İkincisi damar sertliğinden kaynaklanan hastalıklar risk faktörü dediğimiz kolesterol yüksekliği, hipertansiyon, diyabet, sigara kullanımı gibi durumların düzeltilmesiyle büyük ölçüde engellenebilmektedir. Üçüncüsü özellikle kolesterolün düşürülmesi çok yüksek bir verimle koroner arter hastalığına bağlı durumlarda azalmaya yol açmaktadır. Bu düzeyde bir verim belki ancak enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde antibiyotiklerden alınabilir. Dördüncüsü bu fayda onbinlerce hastanın katıldığı birçok ileri yöntemlerle düzenlenmiş klinik çalışmada kanıtlandığı gibi, on yılı aşkın süredir milyonlarca hastanın kullandığı statin dediğimiz ilaçlarla kazanılan deneyim tarafından desteklenmektedir.

Kolesterol’ün bu kadar önemli olmasının nedeni o ve benzerlerini kanda taşıyan başta kötü kolesterol diye bildiğimiz LDL’nin damar duvarıyla etkileşiminin damar sertliğinin temelini oluşturmasıdır.

KOLESTEROLDE NORMAL YOK!

Kolesterol ne zaman normal diyebiliriz?

Hastaları değerlendirirken temelde total kolesterol, LDL, trigliserid ve HDL’yi değerlendiririz. Bunların ilk üçünün yüksek olması kötü, sonuncusunun yüksek olması iyidir. Ama biz bugün için en çok önemsenen LDL ( kötü kolesterol) ün üzerinde duralım. LDL karaciğerde yapılır, kanda dolaşır, damara zarar verir. Dolayısıyla söylendiği gibi bağırsakta emilmesinin engellenmesi söz konusu olamaz. İlaçlarla ya karaciğerde LDL yapımı azaltılabilir ya da bağırsaktan yağların emilimi azaltılıp, böylece LDL düşürülebilir. Normali dediğimizde batı toplumlarında ortalama 140 mg/ dl, bizde ise 120 mg/dl’den sözedilebilir. Ama bu değerlere sahipseniz kolesterol’üm normal deyip, rahat edemezsiniz. Diyabet, hipertansiyon gibi diğer risk faktörleri ve hastada daha önceden enfarktüs, inme gibi durumların varlığı bu değerin 70 mg/dl’ye kadar çekilmesini gerektirebilir. Şu halde diyabeti olan ve enfarktüs geçirmiş birisinde “normal” LDL 70’in altındadır. Aslında bu çok sevindirici bir gelişmedir. Çünkü böyle bir hastada bunu başardığımızda, onun ömrünü uzatabileceğimizi gösterir.

KOLESTEROLDE EŞİK DE YOK

Kolesterol’ü bu kadar düşürmek zararlı olmaz mı?                                    

Kesinlikle olmaz. Bunun gerçekleştiği klinik çalışmalarda dikkat çekici bir istenmeyen etki ortaya çıkmamıştır. Kaldı ki gelişmek için en fazla kolesterole ihtiyaç duyan bebeklerde LDL 40 civarındadır. Yine ilkel topluluklarda ve evrimsel olarak bize yakın hayvanlarda LDL 60 civarındadır. Modern yaşam tarzının kolesterolü bozduğu “ doğal normal “ LDL’mizin 60 civarında olması gerektiği söylenebilir.


Herkes kolesterolünü bu kadar düşük seviyeye mi çekmek zorunda mı?

Hayır; zira bu seviyelere çoğu kişide diyet, egzersiz gibi yöntemlerle ulaşmak mümkün değil. Bazen % 50’nin üzerinde bir LDL düşüşü gerekebilir. Bu da yalnızca statin dediğimiz ilaçlar ve bunlara başka ilaç eklenmesiyle sağlanabilir. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar bu ilaçlarla yapılan tedavinin belirgin bir risk taşımadığını göstermiş olsa da kalp krizi ve benzeriyle karşılaşma olasılığı düşük birisinin böyle bir tedavi alması hem risk hem de maliyet açısından uygun değildir. Riski düşük birisinin LDL’sinin 130 altında olması yeterlidir.

Mesajlar (0)

500 karakter yazabilirsiniz

Cancel or