HİPERTANSİYON

Hipertansiyon toplumun önemli bir bölümünü etkileyen ciddi bir sağlık sorunudur. Her 4 erişkinden birisinin bu hastalıktan etkilendiği ve bu kişilerin bir kısmının hastalıklarından haberdar olmadığı kabul edilir. Son yıllarda yapılan çalışmaların hipertansiyonun önlenebilir ya da seyri değiştirilebilir bir hastalık olduğunu göstermesi ve tüm bunların erken tanı ve yaşam tarzındaki bazı değişiklikleri içermesi, bu hastalık konusunda halk eğitiminin önemini gündeme getirdi. 

Kısa ancak yararlı olacağını düşündüğümüz yazıda, yapılan çalışmaların ışığında, hipertansiyon konusunda hastaların en sık sorduğu soruları yanıtlayarak sizi aydınlatmaya çalıştık. Hipertansiyon henüz sizin hayatınıza girmediyse, nasıl korunacağınız, henüz yeni hipertansiyon tanısı konulduysa ya da bir süredir hipertansiyon tedavisi görüyorsanız hastalığınızın ilerlemesini nasıl önleyebileceğiniz konusunda bazı tavsiyeler bulacaksınız.
Ancak buradaki bilgilerin doktorunuzun önerilerine destek vereceğini, hiçbir zaman onun yerini tutmayacağını belirtmekte yarar görüyoruz.


Hipertansiyon nedir?

Hipertansiyon kısaca kan basıncının (tansiyonun) normalden yüksek olması demektir. Kalp, dokuların canlılığı için gerekli olan kanı vücuda pompalarken ritmik ve periyodik hareketler yapar. Bunlar kasılma ve gevşemelerdir. Kalp kasıldığı sırada kalp boşluğundaki kan atardamar sistemine doğru atılır. Bunun arkasından gevşeme dönemi gelir, bu dönemde kalp tekrar kanla dolar. Bu işlem periyodik olarak devam eder. Belirli bir anda kanın atardamar duvarlarına yaptığı basınca kan basıncı (tansiyon) denilir. Kasılma anında, kan hızla atardamar sistemine fırlatılırken oluşan basınç sistolik basınç, kalbin gevşeme durumundaki basınç ise diastolik basınç olarak adlandırılır. Halk dilinde sistolik basınca “büyük tansiyon”, diastolik basınca ise “küçük tansiyon” denilir. Bu basınç değerleri, egzersiz yaptığımızda, heyecanlandığımızda artar, uyurken ise azalır. Bu değerlerin günlük yaşam faaliyetleri sırasında belirli sınırlar dahilinde değişiklik göstermesi doğaldır. Ancak bu değerlerin devamlı olarak yüksek olmasına hipertansiyon (yüksek tansiyon) denilir.


Hipertansiyon nasıl bir hastalıktır?

Hipertansiyon, kronik seyirli bir hastalıktır. Hastalığın altında yatan hiçbir neden bulunamayan tipine “esansiyel hipertansiyon” denir ve tüm hipertansiyon hastalarının yüzde 90’ı bu kategoriye girer. “Sekonder hipertansiyon” dediğimiz diğer tip ise hastaların küçük bir bölümünü oluşturur ve diğer hastalıklar, kullanılan ilaçlar gibi bilinen nedenlere bağlı olarak gelişir. Bu durumda hastalığın altında yatan neden ve kan basıncı kontrol altına alınabilir. Ancak esansiyel hipertansiyon tam tedavi edilemeyen, hayat boyu süren, ancak uygun tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleriyle kontrol altına alınıp ilerlemesi önlenebilen bir hastalıktır. Nedeni hakkında birçok teori geliştirilmiş olmasına rağmen henüz oluşma mekanizması tam olarak aydınlatılamadı.


Herkesin hipertansiyon açısından riski aynı mıdır?

Hipertansiyonun nedeni bilinmese de bazı bireylerin riskinin daha yüksek olduğu yapılan çalışmalarda görülüyor. Orta yaşlarda hipertansiyon, erkeklerde kadınlara oranla daha sıktır. Ancak menopoz sonrası yaşlarda kadınlarda daha sık görülür. Ayrıca yaşla birlikte her iki cinsiyet için de hipertansiyonun sıklığı artar. Zencilerde beyazlardan daha sık görülür. Ailevi yatkınlığın rolü de vardır. Bunlar kontrol edilemeyen risk faktörleridir. Kontrol edilebilen risk faktörleri ise aşırı kilo, sigara ve alkol kullanımı, yeterince egzersiz yapılmaması, belirli ilaçların kullanımı (doğum kontrol hapları gibi) ve stresi içerir. Bunların bazılarından tedavi ve önlemler bölümünde ayrıntılı olarak bahsedildi.


Hipertansiyonun bulguları nelerdir?

Hipertansiyon genellikle bulgu vermez ve sinsi seyreder. Ancak baş ağrısı, baş dönmesi, burun kanaması, yorgunluk ve bulanık görme gibi bulgular da verebilir. Uzun dönemde gelişen komplikasyonların ciddiyeti ve hastalığın sinsi seyri düşünüldüğünde sağlıklı insanlarda da belirli aralıklarla kan basıncı ölçülmesi önerilir. Özellikle 35 yaşın üzerindeki ve risk faktörleri olan kişilerin bu konuda dikkatli olmasında yarar var. Bu ölçüm oldukça kolay ve zahmetsiz bir işlem olduğundan, herkesin kan basıncını belirli aralıklarla ölçtürmesi doğrudur. Ne sebeple olursa olsun doktora giden bir hastanın kan basıncının ölçülmesi, aslında fizik muayenenin rutin bir parçasıdır.


Hipertansiyon hangi kan basıncı değerlerinden sonra başlar?

Normal insanın kan basıncı değeri 120/80 mmHg’dir. 130/85’e kadar normal kabul edilir. 130-139/85-89 aralığı yüksek kabul edilir ancak hipertansiyon tanımına girmez. 140/90 değeri ve üzeri ise hipertansiyon olarak kabul edilir. Sistolik ya da diastolik basınçtan herhangi birisinin bu değerlerin üzerinde olması hipertansiyon diyebilmek için yeterlidir. Ancak kan basıncı değerlendirilirken ölçülen tek bir değer değil, belirli bir süre içerisinde düzenli ve ardışık olarak yapılan ölçümler dikkate alınmalıdır. Bazı fizyolojik durumlarda da kan basıncının yükselebileceği unutulmamalıdır. Ayrıca kan basıncı ölçümleri dinlenmiş, rahat ve heyecansız bir durumda yapılmalıdır. Ardışık ölçümler yapılacaksa bunlar tercihen günün aynı saatlerinde yapılmalıdır. Ölçümlerde normal dışında değerlerle karşılaşıldığında bir hekime başvurulması gerekir.


Kan basıncı nasıl ölçülür?

Kan basıncı sfingomonometre dediğimiz tansiyon aletleriyle çok kolay bir biçimde ölçülür. Sağlık kurumlarında ve hastaların evlerinde sık kullanılan tansiyon aletleri manüel olan cihazlardır. Son yıllarda ölçümü çok kolay hale getiren digital türler de piyasaya çıktı. Manüel sfingomonometre ile ölçüm yapılırken, aletin mansonu (hava ile şişirilen kısım) kolda dirseğin üst kısmına uygun şekilde takılır. Dirseğin iç yüzünde parmakla ana atardamar bulunur ve steteskop üzerine yerleştirilir. Göstergeden okunan basınç değeri hastanın tahmin edilen kan basıncının üzerinde olacak şekilde manson şişirilir ve daha sonra hava yavaş yavaş salınır. Bu arada steteskoptan ilk kez ses duyulduğunda göstergedeki basınç kaydedilir. Bu sistolik kan basıncıdır. Seslerin bittiği basınç ise diastolik kan basıncıdır.



Hipertansiyon nasıl önlenebilir? Tedavisi nasıldır?

Hipertansiyon tanısının koyulması ve tedavisinin planlanması doktorlar tarafından yapılmalıdır. Tedavi, genellikle ilaç tedavisini de içerir. Hipertansiyonu kontrol altına alabilen çeşitli ilaçlar vardır. Farklı kişilerde ve farklı durumlarda, değişik ilaçlar değişik şekilde kullanılır. Ama hipertansiyonun tedavisi devam eden bir süreçtir. Doktor tarafından bireyin kan basıncını kontrol altına alacak en iyi ilaç ya da ilaç kombinasyonu belirlenir. Yine doktorun kontrolü altında onun önereceği ilaçlar düzenli ve genellikle yaşam boyu kullanılır. Hipertansiyonun ilaç tedavisi düzenli olmalıdır. Halk arasında bazen görüldüğü gibi ilaçların yalnızca şikayet olduğunda kullanılması çok yanlış bir uygulamadır. Bazen de ilaçlar unutkanlık nedeniyle düzenli kullanılmaz. Hastanın her gün aldığı ilaçları işaretlediği ve her zaman rahatlıkla görebileceği bir yere yapıştırdığı basit bir tablo bu konuda çok yararlı olur. Doktorun önerisi olmadan ilaçlar kesilmemeli, ilaçların dozu değiştirilmemeli ya da başka ilaca geçilmemelidir. İlaç yan etki yaparsa, bunlar zaman geçirmeden doktora bildirilmeli ve doktorun önerileri doğrultusunda hareket edilmelidir. Doktorun ilaç yanında ek önerilerine de uyulması gerekir. Sağlıklı bir insanda hipertansiyon gelişmemesi için ve hipartansif hastalarda hastalığın kontrol altına alınması için tedavinin yanında alınması gereken bazı önlemler ise şunlardır:

Aşırı kiloların verilmesi: Genellikle orta yaştan sonra başlayan kilo alımı hipertansiyon riskini arttırır, var olan hastalığı da ağırlaştırır. Küçük kilo kayıplarının (5 kg kadar) bile olumlu etkilerinin olduğu gözlenir.

Düzenli egzersiz: Hareketsiz bir hayat hipertansiyon riskini arttırır. Sağlık durumunun elverdiği ve doktorun da bilgisi dahilinde yapılan düzenli egzersizin yanında, günlük yaşam sırasında bireyin kendisine egzersiz fırsatları oluşturması da önerilir (örneğin, otobüsten iki durak önce inip yürümek, kısa mesafelere araba yerine yürüyerek gitmek gibi). 

Tuz alımının kontrolü ya da kısıtlanması: Sağlıklı bireylerde aşırı tuz alımından kaçınılması, hipertansif bireylerde ise doktorun önerisine göre gereğinde tuz alımının kısıtlanması önerilir.

Sigara ve aşırı alkolden kaçınılması: Bu maddelerin diğer vücut sistemlerine zararları da düşünülerek, bu maddelerden olabildiğince uzak durulmalıdır.

Diyetteki yağların kontrol altına alınması, yeterli ve dengeli bir diyet: Aşırı yağ ve kolesterol ateroskleroz sürecini hızlandırır ve komplikasyon riskini arttırır. Hipertansiyon bu belirtilen önlem ya da tedavilerle kontrol altına alındığında vücuda zarar verme riski ve hastalığın ilerleme olasılığı azalır. 


Hipertansiyon vücuda zarar verir mi?

Hipertansiyon eğer kontrol altına alınamazsa uzun süreler içerisinde vücuda çok önemli zararlar verebilir. Ayrıca ani kan basıncı yükselmeleri de çok tehlikeli olabilir. Oluşabilecek komplikasyonlar ise şunlardır:

Ateroskleroz (Damar sertligi):
 Hipertansiyon nedeniyle damarlar kalınlaşır, sertleşir ve damar duvarında yağ ve kolesterol birikimi hızlanır. Bu da zamanla kalp krizleri ve felçlere yol açabilir.

Koroner Arter Hastalığı:
 Ateroskleroz nedeniyle kalbi besleyen damarların tıkanması ve daralması sonucunda koroner arter hastalığı, ani tıkanıklıklar sonucu kalp dokusunun bir bölümünün canlılığını yitirmesiyle de kalp krizleri gelişebilir.

Felç (İnme): Hipertansiyon iki şekilde inmeye yol açar. Birincisi beyne giden damarların ani tıkanması sonucu beyin dokusunun bir bölümünün canlılığını yitirmesidir ve bu iskemik inme olarak adlandırılır. Diğeri ise hemorajik (kanamalı) inmedir ve hipertansiyon sonucu beyindeki küçük damarların çatlaması ve beyin dokusuna kanamasıyla olur. Her ikisi de yaşamı tehdit eder, hasta sağ kaldığında bile yaşam kalitesi çok düşer. 

Kalp Yetmezliği:
 Hipertansif kişide kalp devamlı kalınlaşmış ve yüksek basınçlı bir damar sistemine kan pompalamak zorunda kaldığından kalbin işi, tahmin edilebileceği gibi çok zordur. Bu yükün altından kalkmak için kalp giderek büyür ve duvarları kalınlaşır. Daha sonra pompalama görevini yeterince yapamaz hale gelir. Artık kalp yetmezliği gelişir. Bu da kronik ve ilerleyici bir durumdur.

Böbrek Hasarı:
 Yüksek kan basıncı böbreğin damar sistemine de zarar verir ve böbrek kanı süzme işlevini yeterince yapamaz hale gelir. İleri evrelerde diyaliz gerektirecek durumlar bile ortaya çıkabilir.

Diğer komplikasyonlar: Gözdeki küçük damarlarda çatlamalara yol açarak göz komplikasyonlarına, büyük atardamarlardaki anevrizma denilen baloncukların genişlemesine ve hatta yırtılmasına ya da patlamasına yol açarak çok tehlikeli durumlara neden olabilir.


Acil durumlar

Hipertansif bir hastada, aşırı baş ağrısı, bulantı, kusma, uyuşukluk hali, baygınlık, görme bulanıklığı gibi bir belirti ortaya çıkarsa ya da kan basıncında aşırı artış olursa, hastanın bir sağlık kurumuna ya da doktoruna acil olarak başvurması gerekir. Çünkü bunlar yeni gelişmiş çok hayati bir komplikasyonun ya da verilen tedavinin yetersiz olduğunun bir göstergesi olabilir.


Genel uyarılar

Hipertansiyon tehlikeli fakat önlenebilir ve kontrol altına alınabilir bir hastalıktır. Esansiyel hipertansiyon denilen yaygın ve nedeni bilinmeyen tipin tam olarak tedavisi yoktur, genellikle yaşam boyu kullanılan ilaçlar ve yaşam tarzıyla ilgili alınan önlemlerle kontrol altına alınır. 
Hipertansiyon genellikle bulgu vermez, dolayısıyla erken tanı için kan basıncının (tansiyonun) düzenli olarak ölçülmesi gerekir.
Egzersiz yapmak, kilo vermek, diyete dikkat etmek, alkol, sigara ve stresten kaçınmak gibi önlemlerle yaşam stili değiştirilerek hipertansiyonun gelişmesi önlenebilir ya da var olan hastalığın kontrolü kolaylaştırılabilir. 
İlaçların yalnızca şikayet olduğunda kullanılması ya da zamanında alınmasının unutulması yanlıştır. Doktorun önerisi olmadan ilacın kesilmemesi, dozunun değiştirilmemesi ya da başka bir ilaca geçilmemesi gerekir. 
Kontrol altına alınamayan hipertansiyon başlıca üç organa önemli zarar verir. Bunlar kalp, beyin ve böbreklerdir.

 

Mesajlar (0)

500 karakter yazabilirsiniz

Cancel or