Meme Kanseri

Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Kadınlarda kansere bağlı ölümlerde ise akciğer kanserinden sonra ikinci sıradadır. Dolayısıyla bu hastalığın erken tanısı ve tedavisi önemlidir. Yazı sizleri bu hastalık hakkında bilgilendirmek amacıyla hazırlandı. Ancak burada amaç hastalık hakkında genel bir bilgi vermek ve bazı erken bulgular hakkında uyanık olunmasını sağlamak. Hastalığın tanısının konulması, tedavinin planlanması ve uygulanması mutlaka uzman doktorlar tarafından yapılmalıdır.



Memenin yapısı nasıldır?

Memede salgı yapan hücreler tarafından oluşturulan lobül adı verilen birimler vardır. Lobül’lerin birleşmesiyle loblar oluşur. Meme bezi meme başı çevresinde yer alan 15-20 lobdan meydana gelir. Lobül’ler birbirlerine süt kanallarıyla bağlıdır. Süt kanalları meme başına doğru birleşirler. Meme başının etrafındaki koyu renkli alana ise “areola” adı verilir.
Meme bezi, çeşitli hormonların etkisi altında gelişimini tamamlar. Bu hormonlardan bazıları, östrojen ve progesteron’dur. Salgılanan hormonların etkisiyle süt kanalları ve lobül’ler büyür ve gelişir. Hormonlar meme üzerinde etki gösterebilmek için hücrede özel yerlere (reseptörlere) bağlanır.


Meme kanseri nasıl gelişir?

Meme kanseri, lobül’leri ya da süt kanallarını oluşturan hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla gelişir. Süt kanallarından kaynaklanan kansere “duktal karsinom”, lobül’lerden kaynaklanan tipe ise “lobüler karsinom” denir. Memede ısı artışı, kızarıklık ve belirgin büyüme-şişmenin söz konusu olduğu kanser türüne ise “inflamatuar kanser” denir. Inflamatuar kanser daha seyrek görülür. Memenin lenf damarlarında tıkanıklığa neden olduğu için meme büyük ve ödemlidir. Portakal kabuğuna benzer bir görünüm alabilir. İnflamatuar kanser hızlı yayılır. Meme kanseri nadiren erkeklerde de görülebilir.


Meme kanseri kalıtsal mıdır?

Kalıtsal meme kanseri, tüm meme kanserlerinin yüzde 5-10’unu teşkil eder. Hücrelerimizdeki genler anne ve babamızdan aldığımız kalıtsal genetik bilgiyi taşır. Meme kanserinde bazı genlerin hasarlı olduğu tespit edildi. Bu hasarlı genleri taşıyan meme kanseri hastalarının akrabalarında, meme kanseri ve yumurtalık kanseri gelişme riski daha fazladır. Bazı etnik gruplar için belirlenen, meme kanserine yol açtığı tespit edilen meme kanseri genleri biliniyor.


Meme kanserine yakalanma riskini artıran ve azaltan durumlar nelerdir?

En önemli risk faktörü yaştır. Yaş arttıkça meme kanserine yakalanma riski de artar. Aile öyküsü önemlidir. Birinci derece akrabalarında (anne, kız kardeş gibi) meme kanseri olanların, meme kanserine yakalanma riskleri daha yüksektir. Bu grupta olan bayanların olmayanlara göre tarama testlerine daha erken başlamaları önerilir. Meme kanseri beyaz ırkta daha sık görülür. Radyasyona maruz kalma meme kanseri riskini artırır. Önceden meme kanseri olanlarda yeni meme kanseri gelişme riski daha yüksektir. Bağırsak, yumurtalık ve rahim kanseri olan hastalarda da meme kanseri gelişme riski daha fazladır. Uzun dönem hormon (östrojen) tedavisi almış olma (örneğin menopoz için) riski artırır. Menopoz sonrası dönemde fazla kilo alma meme kanseri riskini artırır. Yetersiz fizik aktivite riski artırır, özellikle ergenlik döneminde yapılan düzenli fiziksel aktivitenin meme kanseri gelişme riskini azalttığı biliniyor. Doğum kontrol hapı kullananlarda meme kanserine yakalanma riskinin az da olsa arttığı bilinir. Erken yaşta regl olmaya başlayanlarda ve geç menopoza girenlerde risk artar. İlk gebelik yaşı ne kadar geç ise meme kanseri görülme riski de o kadar yüksek olur. Kürtaj ya da düşük nedeniyle doğum yapamadan gebeliğin sonlanmasının meme kanseri riskini artırdığı düşünülür. Hiç evlenmemiş bayanlarda daha sık görülür. Sosyoekonomik durumu iyi olan bayanlarda, değişen yaşam koşulları nedeniyle meme kanseri görülme riski daha yüksektir (geç evlenme ve geç çocuk doğurma gibi nedenlerle). Fazla miktarda alkol alımı riski artırır. Uzun süre emzirmenin meme kanserinden koruyucu olduğu düşünülür.


Meme kanserini erken evrede yakalamak için neler yapılabilir?

20 yaşın üstünde bayanların, tercihen banyoda sabunlu iken, memelerini ve koltuk altı bölgelerini elle her ay muayene etmeleri gerekir. Ayrıca ayna karşısında iki memede daha önceden olmayan bir görüntü değişikliği ya da simetri bozukluğunun olup olmadığı kontrol edilmelidir. Kendi kendine meme muayenesinin nasıl yapılacağı ayrıntılı olarak ilgili doktorlardan öğrenilebilir. 20 ila 40 yaş arasındaki kadınlara her üç yılda bir, 40 yaş ve üstündekilere ise her 2 yılda bir doktor tarafından meme muayenesi yapılmalıdır. 50 yaş sonrasında her kadın her yıl bir mamografi çektirmelidir. Ailesinde meme kanseri öyküsü olup, meme kanseri gelişmesi için riskli grupta olan kadınların ise 40 yaşından sonra yıllık mamografi çektirmeleri önerilir. Böylelikle henüz hastada hiç bir şikayete yol açmadan çok erken evrelerde meme kanserini yakalama olasılığı artar. Meme kanseri, erken evrede uygun tedaviyle iyileştirilebilir bir hastalıktır. 


Meme kanserinin belirtileri nelerdir?

Erken evre meme kanserinde hastanın hiç şikayeti olmayabilir ya da birkaç belirtinin görülmesi söz konusu olabilir. Memede ele kitle gelmesi en sık rastlanan belirtidir. Memeden akıntı gelmesi (bulanık ya da kanlı), meme başında çekilme, meme derisi üzerinde çekilme, memede büyüme, ödem, kızarıklık, meme derisinin portakal kabuğu görünümünde olması, meme başında iyileşmeyen yara, memede daha önceden olmayan ve gözle fark edilebilen herhangi bir değişiklik görülebilir. Meme kanseri öncelikle lenf damarlarıyla koltuk altındaki lenf bezlerine sıçrar. İleri evrelerde kanserin meme dışında başka organlara sıçramasına “metastaz yapma” denir. Meme kanseri en çok kemik, akciğer, karaciğer ve beyne metastaz yapar. Metastatik hastalığı olanlarda hastalığın sıçradığı organa göre şikayetler ortaya çıkar. Örneğin kemiğe sıçramışsa, kemik ağrısı ve kemik kırıkları meydana gelebilir. Beyne sıçramışsa felç, görme bozukluğu, baş ağrısı ve baş dönmesi gibi şikayetler gelişebilir. 


Tanı nasıl konur?

Yukarıda sayılan belirti veya şikayetleri olan hastaların mutlaka bir doktora başvurmaları gerekir. Doktor muayenesini yaptıktan sonra memede kitle ya da herhangi bir şüpheli durum fark ederse bir mamografi ister. Mamografi, memenin X ışını verilerek filminin çekilmesidir. Elle fark edilmeyecek kadar küçük kitleleri gösterebilir. Genellikle mamografide şüpheli bulgu varsa meme ultrasonografisi de yapılır. Ultrasonografi doktorun tespit edilen kitlenin içinde sıvı olup olmadığını anlamasını sağlar. Eğer içinde sıvı olan bir kitle varsa buna kist denir, kistin içinden enjektörle örnek alınarak mikroskop altında incelenir. Memede kist olmadığı anlaşılan kitle tespit edildiğinde doktor, bir iğneyle girerek bu kitleden parça almak ister. Bu işleme “biyopsi” denir. Bazen bir iğneyle bir parça meme dokusunu enjektör içine çekerek, bazen de özel bir iğneyle memedeki kitleden küçük bir parça koparılarak yapılabilir. Her iki işlem için de genel anesteziye ihtiyaç yoktur.

Mesajlar (1)

500 karakter yazabilirsiniz

Cancel or

  • zübeyde yüzbaşıoğlu
    Hocam ,annemin 1-1,5 aydır memelerinde büyüme ve ağrı şikayetİ var.Bu şikayetlerinden dolayı annemi dokltora götürdük mamografi ve mee ultrasonografisi çekildi.Genel cerrahi uzmanı şuan korkulacak bir şey olmadığını söyleyerek ağrısı için ağrı kesici verdi.Fakat annemin şikayetleri hala devam etmekte.Yapılan tüm tahlil sonuçlarını alıp size gelsek olur mu Hocam?

    Zübeyde hanım,

    Annenizin tetkikleriyle en yakın zamanda görüşelim.
    Selamlar.
    Uz.Dr.Behçet Güneş