Soru - Cevap

Sorunuzu sormadan önce lütfen merak edilen soru ve cevaplarımıza bakınız.

1.SAĞLIKLI ERİŞKİNLERDE “CHECK-UP” AMACIYLA HANGİ HASTADA HANGİ TESTLERİ YAPALIM ?

Check-up dan   temel   amaç kontroldür.ancak burada kontrol   edilen    “sağlık” olunca, temel kavramların  mutlak  olması,kanıta dayanması gerekir.Tümör  belirteçleri  bu konuda   en çok  suistimale  uğrayan  sözde  “tarama  testleri”dir.halen çok fazla   gereksiz  kullanımı  söz konusudur.
Kolonoskopi:50  yaşın üzerinde  her  erişkin  10 yılda bir  kolonoskopi  ile taranmalıdır.
Gaitada  gizli kanf:50 yaş üstü  erişkinlerde.
HIV testleri:Fahişeler ,ilaç bağımlıları, ya da  HIV pozitif   insanlarla  iliişki kurmuşlar,yüksek  HIV  sıklığı olan yerler…
HBV ve  HCV:Yüksek  enfeksiyon riski olanlarda   tarama  testi olarak.
PAP SMEAR  TEST:Postmenapozal  kadınlarda  ve premenapozal  riskli  kadınlarda iki (bir) yılda bir.
Göğüs grafisi:Sigara içenlerde  6 ay-1  yıllık.
Prostat Spesifik Antijen(PSA):50 yaş üstü erkeklerde yıllık.
Tip 2  Şeker Hastalığı:Hipertansiyonu  ve  hiperlipidemisi  olan hastaların  kardiyovasküler   hastalıklardan korunması için   sık açlık kan şekeri  ölçümlerinin   yapılması.
Mamogram:50-74 yaş arası kadınlarda  risk  gruplarına göre değişen  sıklıklarda.

 

 

2.KOLESTEROL KONUSUNDA DOĞRU BİLGİLER NELERDİR?

Günümüzde  kardiyovasküler  risk   faktörleri içinde   en önemlilerden   bir tanesi,kan  yağlarının yüksekliğidir.Toplam  kolesterol  yüksekliğinin,LDL-kolesterol(kötü kolesterol) yüksekliğinin,HDL-kolesterol(iyi kolesterol)  düşüklüğünün  ve trigliserid  yüksekliğinin    yaşam  biçimi,diyet,exersiz ve gerektiğinde  farmakolojik  tedavi ile  azaltılmasının  son 30 -35   yıl  içinde  yapılan   çok  büyük ölçekli çalışmalarla(kanıta   dayalı tıp) hastalığa yakalanmayı   azalttığı,mevcut  hastalığın  seyrinde  iyileşme yaptığı,ölüm oranında    belirgin  istatistiksel   azalmaya  yol açtığı   kanıtlanmıştır.Doğuştan   gelen  hiperlipoproteinemi  denilen kan yağları  yüksekliğinin  (özellikle   tip 2 ve  tip 4)  erken-genç yaşta   ciddi  kardiyovasküler   hastalıklara    yol açtığı    bilinmektedir.Burada  önemli olan;her  kişinin   kendi  kişisel risk  faktörlerine   göre   “olması gereken  veya  ideal kolesterol  düzeyini” öğrenmesidir.Bir kişi  için  130  mg  LDL  kolesterol  normal  bir değer olarak  algılanırken  bir  başkası için, “olması gereken  değer”  70 mg  olabilir.

 

 

3.KALP KRİZİ ÖNLENEBİLİR Mİ?

Bilinen    risk fakörlerinin    çoğu  koruyucu    önlemlerle,hastalıklar  oluşmadan(primer koruma)  düzenlenebilir  ve  “ geliyorum” diyen kalp  krizi  önlenebilir.Uzun  süreli   bir   takip  çalışmasında   sigara içme, serum kolesterol(>200 mg )  veya  kan basıncı  (>120/80) yüksekliğinden    herhangi ikisinin  ya da  tamamının  bulunması,bu risk faktörlerini bulundurmayanlara göre,   koroner kalp hastalığı (5.5 kat),kardiyovasküler hastalık(4.5 kat)  riskinde ve tüm  nedenlere  bağlı mortalitede  (3 kat) ciddi artışa  neden olmuştur.Başka bir   çalışmada   bu risk  faktörlerini  taşıyanlarda ; taşımayanlara göre inme riskinde 8 kat,koroner kalp hastalığında  7 kat  artış  saptanmıştır.Düzeltilmesi   gereken   9 risk faktörü  mevcuttur:   1.Sigara içimi
                    2.Dislipidemi,
                    3.Hipertansiyon,
                    4.Diyabetes mellitus ve kötü  kan şekeri  regülasyonu,
                    5.Abdominal obesite,
                    6.Psikososyal  faktörler,
                    7.Meyve   ve sebze tüketiminin azaltılması,
                    8.Düzenli alkol  kullanımı,
                    9.Fiziksel  aktivitenin   az olması.

 

 

4.GİZLİ ŞEKER HASTALIĞINDA(PRE-DİYABET) İLAÇ KULLANALIM MI?

Diabetes mellitus  tüm  dünyada  ve ülkemizde   toplum  sağlığını    tehdit  eden  ciddi bir  salgındır.Aşikar  diyabetle  birlikte   bozulmuş  glukoz toleransı  vebozulmuş açlık  glukozu da hesaba katılırsa  toplumun  yaklaşık %25-30’unu   etkilemektedir.Diyabette  makro ve  mikro komplikasyonlar  tanı konmadan  önce   başlamaktadır.Dolayısıyla    diyabeti  engellemek ya da geciktirmek önem taşımaktadır.
    Prediyabet;aşikar  diyabet  tanısı konmadan  önceki  basamaktır.Açlık  plazma  glukozu  100-125  mg, OGTT’de   2 saat plazma glukozu  140-199 mg,  ya da   3-HbA1c   %5.7-6.4  arasındayda  prediyabetten   sözedilir.Prediyabet    3-5 yıl içinde %25  normale dönme,%50  devam etme,%25  diyabete  ilerleme riski bulunmaktadır.Uygun tedavi yaklaşımlarıyla,diyabete  ilerleme %25  önlenebilir, ya da  %60 oranında  geciktirilebilir
    Prediyabette   yaşam stili  değişiklileri  çok  yayarlıdır.Ancak   her hasta  yaşam stili  değişikliği için istekli  olmayabilir,diyet ve egzersiz  programları   uzun sürelerde etkisizdir,çoğunlukla verilen  kilolar  geri alınır.Metformin ile   yapılan çalışmalar    diyabeti   engelemede  %8-31 arasında,akarboz  ile %25  civarında   başarılı olmuştur.Şu  anda  prediyabette   ADA  ve   TEMD’nin   önerisi   farmakolojik ajan  olarak    metformin ve akarboz dur.

 

 

5.TURP GİBİYDİ,BİRDEN KALP KRİZİ GECİRİP ÖLDÜ!! BU MÜMKÜN MÜ?

Ani kalp  ölümlerinin   nedeni  ateroskleroz(damar sertliği)dir.Atreoskleroz yani  damar  sertliği  gençlerde   hatta  çocukluk  yaşlarında  başlar.Sigara ,dislipidemi,hipertansiyon,şeker hastalığı, ve genetik yatkınlık gibi risk faktörleri  neticesinde   hızla ilerler  ve ağır  damar   sorunları yaratır.Damar  hastalığının  en korkulan sonu da  kalp krizidir.Kalp krizlerinin  en kötü  yanı,çoğu zaman  hiçbir  uyarı vermeden birden ortaya cıkmasıdır.Yeryüzünde   meydana gelen   kalp krizlerinin yarısı,daha önce kalp damar  veya  hastalığa  bağlı   şikayeti olmayanlarda   görülmektedir.Bu  trajik  durum  ailelerde  çok  büyük üzüntü  yaratmaktadır.Peki,gerçek  durum  bumudur??Yani  kalp krizi ,gerçekten geliyorum  demeden  aniden mi  gelir??HAYIR!!.Aslında  “ben geliyorum” diye bas bas   bağırır.Ama bizler genellikle  bu   çığlığı  duyamayız.Bir  insanın  10 yıl içindeki kalp krizi  riskini  gerçeğe  çok yakın bir şekilde hesaplamak  için gerekli  olan bilgiler yaşı,cinsiyeti,sigara  içip  içmediği,kolesterol  düzeyi  ve tansiyonunun  kaç olduğudur.Sigara içen,kolesterolü yüksek ve ailesinde  kalp  krizi   hikayesi  bulunan orta   yaşkı  bir kişi  kendinş ne kadar  iyi hissederse hissetsin ciddi  kalp krizi  riskine  sahiptir  ve   sanıldığı gibi  hiç de turp gibi  değildir.

 

 

6.OBESİTE,KAN ŞEKERİ YÜKSEKLİĞİ VE KOLESTEROL- TRİGLİSERİD YÜKSEKLİĞİ KANSERLE İLİŞKİLİMİDİR?

Fazla  kilolu olma   ve obesitenin  kanser ölümlerinin  erkeklerde  %14ünden ,kadınlarda  %20’sinden sorumludur.Epidemiyolojilk  çalışmalar,bel  çevresi  ve/veya  beden kitle indexindeki   artışın ,kolon,postmenapozal meme,endometrıyum,ösefagus,karaciğer,safra kesesi,mide ,kardiya ve böbrek kanseri  gelişimi ile ilişkili  olduğunu ortaya  koymaktadır.Bu  ilişkide  esas  olarak insülin direncinin rolü olduğu  düşünülmektedir.140.000  kişinin 8.4 yıllık izlenmesi  sonucu  açlık kan şekeri  yüksekliğinin karaciğer,pankreas, ve renal  kanser  riskindeki artışla ilişkili  olduğu ve  kan glukozu 140 mg’ın üstüne çıkınca,90 mg’ ın altındakilere göre  tüm kanserlere bağlı ölüm riskinin  arttığı (en güçlü ilişki:pankreas kanseri ile)  bildirilmiştir.Tip 2  şeker  hastalarında  kolorektal kanser riskinin de arttığı gösterilmiştir.
     HDL-kolesterol(iyi kolesterol)   düşüklüğünün alciğer kanseri  sıklığındaki artışla ilişkili olduğu,çok düşük  HDL-kolesterol   düzeyi olanlarda(20 mg ın altı) kanser  riskinin yaklaşık  6.5  kat arttığı bildirilmiştir.Trigliserid yüksekliğinin postmenapozal  kadınlarda meme kanseri ile,düşük  LDL-kolesterolün ise   hematolojik kanser  gelişimi ile(yaklaşık  15 kat artış) ilişkili olduğu  gösterilmiştir.


Besinler hakkındaki temel yanlışları  düzeltelim:
Soyanın içindeki, kadınlık hormonu östrojene  benzer maddeler ,yüksek dozda  alındığında  meme  ve rahim  kanserine yol  açabilir.Domates,brokoli ve lahana   gibi gıdaların   yüksek miktarlarda   tüketilmesinin  kanserden koruduğuna dair veriler  yeterli değildir.
Ganodarma Lucidum(sözde ölümsüzlük mantarı!!!),içinde bir  çeşit “kadınlık hormonu “ve  teratojen olan   dietilstilbestrol(DES)  maddesini içerdiği için önceleri prostat kanserinde  kullanılmış   ancak sonradan ilaç olarak kullanılması   FDA  tarafından  2002  de  yasaklanmış  ve piyasadan  kaldırılmış olan  PC-SPES’in  8 bitki  karışımından biridir.Reishi   kullanımına  bağlı karaciğer yetmezliği  ve arkasından ölüm ile sonuçlanan  vakalar  tıbbi literatürde  bildirilmiştir.Basında  geçtiği  şekliyle  Reishi’nin yan etkisi olmadığı bilgisi kesinlikle  yanlıştır.Bulantı,kusma,kanama  görülmektedir.
Aspartam  ve  sakarin gibi  yapay  tatlandırıcıların  kansere  neden olduğu ispatlanmamıştır.Kahve tüketiminin  kansere  yol açtığı ve yeşil çayın  kanserden  koruduğuna   dair  bilimsel   bir  veri yoktur.Hazır gıdalardaki katkı maddelerinin uygun oranlarda kaldığı  takdirde   kanser  yapıcı etkisi  mevcut değildir.Genetiği  değiştirilmiş  gıdaların kanser  riskini artırdığına dair bilimsel bir veri yoktur.Organik yiyeceklerin kanser  riskini   azalttığı  ile  ilgili.   bilimsel  bir veri yoktur.
   Vitamin takviyesinin ,  kanserden  korumadığı  gibi,kanseri  tetiklediğini  gösteren çalışmalar  vardır.
   Havucun içinde de bulunan  beta karoten  maddesinin  fazla alınması sigara  bağımlılarında   akciğer kanseri  riskini artırabilir.
   Yüksek dozda  folat (folik asit)   kalın bağırsak,prostat   ve akciğer kanseri riskini   artırabilir.
  Alkol  kanserojendir,ağız boşluğu,gırtlak,yemek   borusu, ve karaciğer  kanserleri ile ilişkilidir.Birlikte  sigara  içimi  söz konusuysa, herbşr kanser için risk   5 kattan 25 kata çıkmaktadır.
  Doğum kontrol  hapları ve  menapoz sonrası östrojen tedavisi hem kanser   hem de kalp hastalığı   riski taşımaktadır.Doktor kontrolü ile  alınmalıdır.

 

 

7.KANSERDEN NASIL KORUNABİLİRİZ?

Kanserin nedenleri  çoğunlukla   yaşamtarzı kökenlidir.TÜTÜN,DİYET/OBESİTE/FİZİK AKTİVİTE  AZLIĞI,ALKOL,ENFEKSİYON-
LAR(HEPATİT B VE HEPATİT C)  Kanser   nedenlerinin %90-95’ini oluşturur.
Tütün/sigara  kullananlarda  başta  akciğer  kanseri  olmak üzere,gırtlak,yutak,ağız boşluğu,yemek borusu,mesane,böbrek,pankreas,idrar yoları ve   rahim ağzı kanseri oluşmaktadır.Sigaranın zararlı etkisi   bıraktıktan  10-15 yıl sonra  bile devam edebilmektedir.Sigara  dumanında  4000  civarında kimyasal madde  vardır,bunların  50 ye  yakını kanserojendir.en önemlileri:nikotin,nitrozaminler,nikel,kadmiyum,vinil klorid,katekol,benzopiren  ve  dibenzantrasendir.Pasif  içicilik,tütün dumanına  maruz kalmak bile    akciğer ve meme kanseri riskini artırmaktadır.Şişmanlık,fazla  kalori alınması  rahim,pankreas,safra yollaerı,barsak,böbrek ve meme  kanseri  riskini artırmaktadır.
Amerikan Kanser  Derneğinin  önerileri  şunlardır
1.Her gün 5 veya  daha fazla porsiyon sebze ve meyve  çeşitlerinden  yiyiniz.
2.İşlenmiş (rafine) tahıllar   ve şekerler yerine,ham tahılları tercih ediniz.
3.Kırmızı etin,özellikle  yağlı ve işlenmiş olanların  tüketimini  kısıtlayınız.
4.Sağlıklı  kiloya  yardımcı olacak besinleri  seçiniz.
5.Yetişkinler  haftanın  5  ya da  daha  fazla günü 30 dakika  ya da   daha fazla orta derecede  aktivitede   bulunmalıdır.Haftanın 5   ya da   daha fazla   günü  45  dakika   ya da daha   fazla orta-şiddetli derecede aktivitede   bulunmak  meme  ve barsak kanseri riskini azaltmaktadır.
6.Yaşam boyu sağlıklı kiloyu  koruyunuz.
7.alkollü içeceklerin tüketimini  sınırlayınız.
Besinler hakkındaki temel yanlışları  düzeltelim:
Soyanın içindeki, kadınlık hormonu östrojene  benzer maddeler ,yüksek dozda  alındığında  meme  ve rahim  kanserine yol  açabilir.Domates,brokoli ve lahana   gibi gıdaların   yüksek miktarlarda   tüketilmesinin  kanserden koruduğuna dair veriler  yeterli değildir.
Ganodarma Lucidum(sözde ölümsüzlük mantarı!!!),içinde bir  çeşit “kadınlık hormonu “ve  teratojen olan   dietilstilbestrol(DES)  maddesini içerdiği için önceleri prostat kanserinde  kullanılmış   ancak sonradan ilaç olarak kullanılması   FDA  tarafından  2002  de  yasaklanmış  ve piyasadan  kaldırılmış olan  PC-SPES’in  8 bitki  karışımından biridir.Reishi   kullanımına  bağlı karaciğer yetmezliği  ve arkasından ölüm ile sonuçlanan  vakalar  tıbbi literatürde  bildirilmiştir.Basında  geçtiği  şekliyle  Reishi’nin yan etkisi olmadığı bilgisi kesinlikle  yanlıştır.Bulantı,kusma,kanama  görülmektedir.
Aspartam  ve  sakarin gibi  yapay  tatlandırıcıların  kansere  neden olduğu ispatlanmamıştır.Kahve tüketiminin  kansere  yol açtığı ve yeşil çayın  kanserden  koruduğuna   dair  bilimsel   bir  veri yoktur.Hazır gıdalardaki katkı maddelerinin uygun oranlarda kaldığı  takdirde   kanser  yapıcı etkisi  mevcut değildir.Genetiği  değiştirilmiş  gıdaların kanser  riskini artırdığına dair bilimsel bir veri yoktur.Organik yiyeceklerin kanser  riskini   azalttığı  ile  ilgili.   bilimsel  bir veri yoktur.
   Vitamin takviyesinin ,  kanserden  korumadığı  gibi,kanseri  tetiklediğini  gösteren çalışmalar  vardır.
   Havucun içinde de bulunan  beta karoten  maddesinin  fazla alınması sigara  bağımlılarında   akciğer kanseri  riskini artırabilir.
   Yüksek dozda  folat (folik asit)   kalın bağırsak,prostat   ve akciğer kanseri riskini   artırabilir.
  Alkol  kanserojendir,ağız boşluğu,gırtlak,yemek   borusu, ve karaciğer  kanserleri ile ilişkilidir.Birlikte  sigara  içimi  söz konusuysa, herbşr kanser için risk   5 kattan 25 kata çıkmaktadır.
  Doğum kontrol  hapları ve  menapoz sonrası östrojen tedavisi hem kanser   hem de kalp hastalığı   riski taşımaktadır.Doktor kontrolü ile  alınmalıdır.

 

 

Mesajlar (0)

500 karakter yazabilirsiniz

Cancel or