ANTİBİYOTİK KULLANIMI

Eski tarihlerden bu yana her yaştan insan grubunu etkileyen hastalık türleri değerlendirildiğinde, halk arasında ateşli hastalıklar ya da bulaşıcı hastalıklar olarak bilinen enfeksiyon hastalıklarının tüm hastalıklar arasında önemli yer tuttuğu görülür. Daha 50 yıl öncesine kadar veba, firengi, çiçek, tüberküloz ya da difteri gibi hastalıklar toplumların korkulu rüyasıyken ve toplu ölümlere sebep olurken, antibiyotiklerin keşfiyle bu tür hastalıklar rahatça tedavi edilebilir hale geldi. Antibiyotiklerin keşfinde ilk olarak, 1929’da Sir Alexander Fleming, laboratuvarında bakterilerle çalışırken tesadüfen küf mantarlarının bakterileri öldürdüğünü gördü ve bunun sebebinin küf mantarlarının ürettiği bir madde olduğunu tespit etti. Bu madde günümüzde çok yakından tanıdığımız penisilindir. Penisillinin bulunmasından sonra değişik gruplardan birçok antibiyotik geliştirildi. Günümüzde çok sayıda antibiyotik bulunur.

Antibiyotikler genel anlamıyla mikroorganizmaların sebep olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Doktora başvuran hastalara reçete edilen ilaçlar arasında antibiyotikler ilk sıralarda yer alır. Antibiyotikler sayesinde günümüzde bir çok enfeksiyon hastalığını rahatlıkla tedavi edebilmemize rağmen, mikropların antibiyotiklere karşı direnç geliştirmeleri nedeniyle normalde etkili olmasını beklediğimiz bir antibiyotik tedavide etkisiz kalabilir. Araştırmacılar bir yandan yeni antibiyotikler geliştirirken, bakteriler de kullanılan antibiyotiklere karşı koymak amacıyla antibiyotikleri etkisiz hale getiren direnç mekanizmaları geliştirir. Bilinçsiz antibiyotik kullanımı antibiyotiklere karşı bakterilerin direnç geliştirmesini kolaylaştırır. Antibiyotiklere karşı geliştirilen bu direnç mekanizmalarından dolayı bazı bakteri türlerinin tedavisinde başarısız olunur ve bu durum ciddi sorun yaratır. Bu sebeple günümüzde bilinçli ve uygun antibiyotik kullanımı çok önem kazandı. Bilinçli ve uygun antibiyotik kullanımının yaygınlaştırılmasında doktorlar kadar toplumun da bilgilendirilmesi ve eğitilmesi çok faydalı olur. Aşağıda, halk arasında antibiyotikler hakkında en sık sorulan sorulara getirdiğimiz açıklamalarla ülkemizde uygun antibiyotik kullanım bilincinin geliştirilmesine katkıda bulunmaya çalışacağız.

Uygun antibiyotik seçimi ne demektir?

Uygun antibiyotik seçimi, hastada tespit edilen enfeksiyon hastalığına sebep olan bakteriyel etkene yönelik en dar spektrumlu (dar kapsamlı) ve etkin antibiyotiğin seçilmesidir. Bu aşamada doktorlar açısından genel olarak iki durum söz konusudur. Birinci durumda, hastada mevcut enfeksiyona etken olan bakteri tespit edilir ve direk olarak bu bakteriye yönelik en dar kapsamlı, etkin ve hasta açısından yan etkileri en az antibiyotikle başlanır. İkinci durumda ise herhangi bir enfeksiyon hastalığı olduğu düşünülen bir hastada, hastalığa sebep olan bakteriyel etken tespit edilemez. Örneğin hastanın zatürreesi vardır ve zatürreesine sebep olan bakteri tespit edilemez. Bu hastalığa en sıklıkla sebep olabilecek bakterilere yönelik etkin bir antibiyotik ya da bazı durumlarda antibiyotik kombinasyonu doktor tarafından belirlenir ve uygulanır. Bakteriyel özelliği tespit edildiğinde, en dar kapsamlı etkin bir antibiyotik yerine daha geniş kapsamlı bir antibiyotikle başlanması bazı sakıncalar doğurabilir. Bu sakıncaların arasında, antibiyotiğe karşı direnç gelişimi, tedavi masraflarında artış ve gereksiz yere toksik etkiye maruz kalma sayılabilir.

Gereksiz ve yanlış antibiyotik kullanımı ne gibi sonuçlara yol açabilir?

Antibiyotiklerin gereksiz kullanımında, diğer bir deyişle herhangi bir antibiyotik tedavisine gerek olmadığı halde bu ilaçlar kullanıldığında, öncelikle bakterilerde bu antibiyotiklere karşı direnç gelişebilir. Bunun sonucunda hastaya her defasında daha güçlü ve daha geniş kapsamlı antibiyotik vermek gerekir. Ayrıca kullanılan her ilacın, kişiler arası farklılık göstermesine rağmen, bazı yan etkileri ortaya çıkar. Bu yan etkiler nadiren de olsa ciddi hayati tehlikelere yol açabilir. Gereksiz antibiyotik kullanımının bir başka dezavantajı da tedavi maliyetindeki artıştır. Hastaların doktor kontrolü ya da önerisi dışında yanlış antibiyotik kullanımı ise yukarıdaki istenmeyen durumlara ek olarak mevcut hastalığın iyileşmemesine, dolayısıyla zaman kaybına ve daha da kötüleşmesine yol açabilir. Bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesi, çevredeki ve sağlık kurumlarındaki bakteri popülasyonlarını da etkileyeceğinden, toplumsal bir sorun da oluşturur.

Antibiyotikler ateş düşürücü müdür? Her ateşi olan hastada antibiyotik kullanılmalı mıdır?

Ateşi düşürmek amacıyla antibiyotik kullanımı, toplumumuzda oturmuş yanlış bir kanıdır. Antibiyotikler kesinlikle ateş düşürücü değillerdir. Hastalık uygun antibiyotikle tedavi edildiği zaman, hastalığın diğer belirtileriyle birlikte ateş de düşer. Bu olay antibiyotiklerin ateş düşürücü etkisi olduğundan değil, hastalığın kaynağı olan enfeksiyonu ortadan kaldırdığı için oluşur. Ateş sadece enfeksiyon hastalıklarında yükselmez, örneğin romatizmal hastalıklarda, çeşitli kanser türlerinde de ateş yükselebilir. Bu yüzden ateşin kaynağı enfeksiyona bağlı olmadığı sürece antibiyotik tedavisi verilmez. Bu tedaviye karar verecek kişi de doktordur.

Antibiyotikler yan etkileri olmayan masum ilaçlar mıdır?

Antibiyotikler, gerekli olduğu durumlarda, yeterli dozda ve sürede kullanılmasına rağmen bazı kişilerde istenmeyen yan etkilere yol açabilir. En sık görülen yan etkiler arasında bulantı, kusma, ishal, ciltte kızarık ve kaşıntılı alerjik döküntüler bulunur. Bu tür yan etkiler ilaç kesildiğinde ortadan kalkar. Ancak bu etkilerin dışında daha ciddi, hatta hayatı tehdit edecek düzeyde yan etkiler görülebilir (anafilaktik reaksiyon, diyalize girmeye götürecek kadar ciddi böbrek fonksiyon testlerinde bozulma gibi). Çoğu yan etkiler ilaç kesildikten sonra ortadan kalkmasına rağmen, bazı yan etkiler ilaç kesilse de uzun süreli ya da kalıcı problemlere yol açabilir. Bu sebeplerle antibiyotik kullanırken herhangi bir yan etki gördüğümüzde mutlaka durumu doktorumuza bildirip onun önerileri doğrultusunda gerekli önlemleri almalıyız.

Altta yatan diyabet (şeker hastalığı), böbrek ya da karaciğer rahatsızlığı gibi hastalıkları olan kişilerde antibiyotik seçiminin önemi var mıdır?

Altta yatan hastalıkları olan kişiler (şeker hastalığı, karaciğer ve böbrek hastalıkları gibi) antibiyotik kullanırken dikkatli olmalıdır. Bu tür rahatsızlıkları olan kişiler kendilerine herhangi bir sebeple antibiyotik reçete edileceğinde ilgili doktora tedavi gördükleri hastalıklarını mutlaka bildirmelidirler. Antibiyotikler vücuda alındıktan sonra kanda belirli bir süre etkin düzeyde bulunduktan sonra vücudumuzdan genellikle karaciğer ya da böbrekler yoluyla atılırlar. Örneğin böbrek yetmezliği olan bir hastada böbrekler üzerinden atılan bir antibiyotik kullanıldığında böbrekler fonksiyon görmediğinden kana geçen antibiyotik vücuttan atılamayacağı için alınan her doz antibiyotikle birlikte kandaki antibiyotik düzeyleri ciddi yan etki ve toksisiteye sebep olacak düzeylere ulaşır. Bu tür durumlardan sakınmak amacıyla altta yatan hastalığa göre antibiyotik ayarlaması yapmalıdır, hatta gerek duyuluyorsa doktor antibiyotik dozunu azaltmalıdır.

Penisilin alerjisi nedir? Nasıl önlemler alınmalıdır?

Penisilin alerjisi denilince genelde akla ilk gelen sonu ölüme kadar varabilen Tip 1 penisilin alerjisidir. Penisilin alerjileri dört farklı grupta incelenir ve Tip 1 dışındakiler genelde farklı sürelerde gelişen, ciltte kızarıklık ve döküntülerle kendini gösteren alerjik reaksiyonlardır. Tip 1 reaksiyon ise antibiyotik alımından hemen sonra ortaya çıkar, tüm vücutta yaygın kızarıklık, şişlik, ödem, nefes almada zorluk ve tansiyon düşüklüğüyle kendini gösterir. Hemen müdahale edilmezse sonu ölümle bitebilir. Penisilin alerjisi tespiti için cilt testi yapılması faydalıdır. Test yapılan kişide ilk 15-20 dakika içerisinde testin yapıldığı yerde kızarıklık olup olmadığına bakılır. 5 mm’den fazla bir kızarıklık varsa test pozitiftir ve bu kişilerin penisilin grubu antibiyotik kullanmaması gerekir. Ancak test yapılan hastaların da bir bölümünde yapılan test dozunda bile hayatı tehdit edecek düzeyde ciddi reaksiyon gelişebilir. Bu nedenle test yapılan kişilerin başında mutlaka gerekli teşkilat bulundurulmalıdır ve bu işlem sağlık kurumunda ve doktor gözetiminde yapılmalıdır. Normalde alerjik hastalıkları (astım, saman nezlesi vb.) olan kişilerde ve diğer ilaçlara karşı bilinen alerjileri olan kişilerde de penisilin alerjisi ortaya çıkabilir. Bu tür hastalar da dikkatli olmalı ve gerekirse bu hastalara cilt testi yapılmalıdır. Ancak defalarca penisilin kullanan bir kişide de küçük bir ihtimalle Tip 1 penisilin alerjisi gelişebilir. Bu sebeple penisilin kullanımı mutlaka doktor kontrolü altında olmalıdır. Daha nadir ve daha az şiddetli olmasına rağmen, diğer antibiyotiklerin kullanımında da değişik sıklık ve şiddette alerjik reaksiyonların olabileceği bilinmelidir.

Antibiyotiğin dozu ve düzenli alımı önemli midir?

Antibiyotikler normalde damardan, kalçadan kas içine ya da ağızdan alındıktan sonra kanda belli bir düzey oluştururlar. Oluşturulan bu düzey bakterilere karşı yeterli etkinliğin sağlanabilmesi için gereklidir ve bu düzeyin devamlılığı açısından antibiyotikler belirli dozlarda ve belirli aralıklarla kullanılırlar. Bu sebeple yetersiz dozda ilaç kullanıldığında ya da ilaç alma aralıkları düzensiz olduğunda kandaki ilaç düzeyi de istenilen düzeylerin altında kalır ve bu durumda kanda bakterilere karşı mücadele edecek yeterli düzeyde antibiyotik olmaz. Dolayısıyla antibiyotiklerin, doktorun önerisine göre, düzenli bir biçimde kullanılması önemlidir.

Gebeler ve bebek emziren anneler antibiyotik kullanabilirler mi?

Gebelikte ve çocuk emzirme dönemlerinde annenin aldığı ilaçlar tüm vücut dokularına yayıldığı gibi anne sütüne ve anne karnında bulunan bebeğe belirli düzeylerde geçebilir. Antibiyotiklerle ilgili hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar ve insanlarda gözlenen etkiler değerlendirildiğinde, bazı antibiyotiklerin anne karnındaki bebekte ya da emzirilen çocuklarda ciddi tıbbi problemler oluşturabileceği görüldü. Bu nedenle gebe ya da emziren annelere ilaç reçete edilirken bebek açısından yan etkisi olmayan güvenli antibiyotikler kullanılmalıdır. Gebelikte ve emzirme dönemlerinde kullanılması oldukça riskli antibiyotikler olduğu gibi güvenli antibiyotikler de vardır. Bu kişilerin kendilerine herhangi bir sebeple antibiyotik verileceği durumlarda ilgili doktoru uyarmaları gerekir.

Antibiyotikler, başka rahatsızlıklar için hali hazırda kullandığımız ilaçlarla etkileşebilir mi?

Antibiyotikler kullanılan diğer ilaçlarla etkileşebilir. Bunun sonucunda antibiyotiğin etkinliğinde artma ya da azalma olabilir ya da etkileştikleri ilacı olumsuz yönde etkileyebilir. Altta yatan başka hastalıklar nedeniyle bazı hastalar devamlı ilaç kullanmak zorundadır. Özellikle bu tür devamlı ilaç kullanan hastalarda, kullanılan ilaçlarla verilen antibiyotiklerin etkileşmemesine dikkat edilmelidir. Bu tür hastalar kullandıkları ilaçlar konusunda ilgili doktoru uyarmalıdırlar.

Genel uyarılar

Antibiyotikler ateş düşürücü ilaçlar değildir. Her ateşi olan antibiyotik kullanmamalıdır. Antibiyotik kullanımı kesinlikle bir doktor kontrolünde olmalıdır. Yanlış ve gereksiz kullanım durumlarında ciddi problemler gelişmesine sebep olabilir. Antibiyotik kullanımı sırasında hafif düzeyde ya da hayatı tehdit edecek düzeyde yan etkiler ortaya çıkabilir.

Penisilin alerjisi türleri içerisinde Tip 1 alerji en korkulanıdır. Buna yönelik olarak penisilin alerji testinin yapılması (cilt testi) önerilir. Ancak bu test de doktor gözetiminde yapılmalıdır.
Altta yatan kronik hastalıkları olan kişilerde uygun antibiyotik seçimine dikkat edilmelidir.
Devamlı ilaç kullanan kişilerde verilen antibiyotiğin kullanılan diğer ilaçlarla etkileşmemesine dikkat edilmelidir.

Gebelerde ve emziren annelerde bebeğe zarar vermeyecek antibiyotiklerin seçimine dikkat edilmelidir. Bu tür hastaların, doktorlarını durumları hakkında uyarmaları gerekir. Tedavinin etkinliği açısından antibiyotiklerin yeterli dozlarda ve düzenli aralıklarla alınmasına dikkat edilmelidir.

Mesajlar (0)

500 karakter yazabilirsiniz

Cancel or