KORONER KALP HASTALIKLARI

Koroner arter hastalığı günümüzde en sık görülen ve en önemli sağlık sorunlarından biridir. Koroner arter hastalığı, kalp kasını besleyen koroner arterlerin tıkanıklığına verilen addır ve nedeni “ateroskleroz” denilen damar sertliğidir. Bu hastalığın en önemli özelliği ileri evrelerde hayatı tehdit edebilen miyokard enfarktüsüne yol açabilmesidir. Bu hastalığa yol açan risk faktörlerinin bilinerek koruyucu önlemlerin alınması, hastalığın tedavisinden daha da önemlidir. Yazıyla koroner arter hastalığıyla ilgili aklınıza gelebilecek sorulara yanıt vermeyi amaçladık. Tanı koyulması, tedavinin düzenlenmesi ve takibi her zaman doktorlar tarafından yapılmalıdır. Daha ayrıntılı bilgi için lütfen doktorunuza danışınız. 

Koroner arter nedir?

Koroner arterler, kalbin etrafını çevreleyen ve kalp kasını besleyen atardamarlardır. Üç ana koroner arter sistemi vardır. Koroner arterler kalpten çıkan atardamar olan aorttan beslenirler.



Koroner arter hastalığı nedir?

Koroner arter hastalığı kalbin etrafını çevreleyerek kalp kasını besleyen koroner arterlerin tıkanıklığına ya da daralmasına verilen addır. Nedeni koroner arterlerin aterosklerozu’dur (damar sertliği). Ateroskleroz, kan kolesterol düzeyi yüksekliğine bağlı, damarın iç duvarında plağın ve kan akımını engelleyici darlığın oluşmasıdır. Bu darlık sonucu kalp kasına sunulan oksijen miktarı azalır ve iskemik kalp hastalığı denilen hastalık ortaya çıkar.


Koroner arter hastalığı kimlerde görülür?

Koroner arter hastalığı sıklıkla 40 yaş sonrasında görülür. Erkeklerde kadınlara göre yaklaşık dört kat daha sık görülür. Kadınlarda bulunan östrojen hormonu koruyucudur. Bu nedenle kadınlarda görülme sıklığı bu hormonun azaldığı menopoz sonrası dönemde artar. Erkeklerde en fazla 50-60 yaşları arasında, kadınlarda ise 60-70 yaşları arasında görülür.


Koroner arter hastalığının nedenleri ve risk faktörleri nelerdir?

Koroner arter hastalığı ateroskleroz nedeniyle koroner arterlerin daralması sonucunda ortaya çıkar. Kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, etkisi gösterilmiş risk faktörleri vardır. Bu risk faktörlerini ikiye ayırabiliriz, birinci grupta düzeltilebilir risk faktörleri yer alır. Bunlar, sigara içilmesi, hipertansiyon, yüksek kolesterol düzeyi, fiziksel aktivite azlığı ve alkol tüketimi ve strestir. Düzeltilemeyen risk faktörleri ise ileri yaş, erkek cinsiyeti, ailede 55 yaşından önce koroner arter hastalığı öyküsünün olmasıdır. Şeker hastalığı da bir risk faktörüdür.


Koroner arter hastalığından korunma yolları nelerdir?

Öncelikle hastaların sigara içmemesi gerekir. Çünkü sigara en önemli risk faktörlerinden biridir. Yüksek kolesterol düzeyinin koroner arter hastalığı gelişimine direkt etkisi olduğundan, kan kolesterol düzeyleri diyetle ya da ilaç tedavisiyle normal düzeylere çekilmelidir. Düzenli egzersiz yapılmalıdır. Fazla kilodan kaçınılmalı, boya göre uygun olan kiloya inilmelidir. Her gün yapılan düzenli yürüyüşlerin koroner arter hastalığından korunmada önemli rolü vardır. Yüksek tansiyon ya da şeker hastası olanların kontrol altına alınması önemlidir. Ayrıca stresli yaşantıdan da uzak durulmalıdır.


Koroner arter hastalığının belirtileri nelerdir?

Hastalığın erken evresinde, koroner damarlarda henüz ileri darlık oluşmamışken, hiçbir bulgu olmayabilir. Hastalık ilerledikçe ve damarın içindeki darlık arttıkça, koroner arterler kalbin oksijen ihtiyacını karşılayamaz hale gelir ve bu durumda anjina pektoris denilen göğüs ağrısı ortaya çıkar. Bu ağrı egzersizle ilgilidir. Özellikle yokuş ya da merdiven çıkarken ya da yemek sonrasında göğüs kemiği üzerinde, sıklıkla sol kola ve çeneye yayılan sıkıştırıcı tarzda bir ağrıdır. Farklı şekillerde de ortaya çıkabilir. Dinlenmekle 5-10 dakikada geçer. Eğer bu ağrı çok şiddetli ise ve daha uzun süre devam ederse miyokard enfarktüsü olasılığı akla gelmelidir. Yalnız bazen koroner arter hastalığının belirti vermeyebileceği ya da ilk belirtisinin miyokard enfarktüsü olabileceği de unutulmamalıdır.


Miyokard enfarktüsü nedir?

Koroner arterlerdeki daralmanın bir pıhtıyla tamamen tıkanması sonucunda, bu damarın beslediği bölgenin beslenememesine bağlı kalp kasında (miyokard) doku ölümü meydana gelmesidir. Bu ölü doku kalbin pompa fonksiyonunu olumsuz etkileyeceğinden kalp yeterince kan pompalayamayabilir ve kalp yetmezliği oluşabilir. Ayrıca miyokard enfarktüsü hastanın yaşamını da tehlikeye atabilir.



Miyokard enfarktüsündeki ağrı nasıldır?

Miyokard enfarktüsündeki ağrı karakter ve yerleşim açısından anjina pektorise benzer. Ancak ondan daha şiddetli ve uzun sürelidir. Egzersizle ilgili değildir. Huzursuzluğa ve şiddetli bir korkuya yol açabilir. Bu durumda zaman kaybetmeden en yakın acil servise başvurulmalıdır.


Koroner arter hastalığında kullanılan tanı yöntemleri nelerdir?

Koroner arter hastalığı tanısı için öncelikle bir kalp ve damar hastalıkları uzmanının muayenesi gerekir. Doktora şikayetlerle ilgili verilen bilgiler tanı konulmasında önemlidir. Bu muayene sonrasında elektrokardiyografi ve akciğer filmi çekilir. Elektrokardiyografi kalpteki atım bozuklukları ve koroner arter hastalığı ya da geçirilmiş enfarktüs hakkında doktora fikir verebilir. Bundan sonra eğer doktor gerekli görürse eforlu elektrokardiyografi denilen inceleme yapılabilir. Bu incelemede hasta bir koşu bandı üzerinde koşarken kalp elektrosu kaydedilir. Koroner arterlerin kalbi besleme düzeyini gösteren bir tetkiktir. Yine doktor gerekli görürse, talyum miyokard sintigrafisi denilen ve nükleer bir madde olan talyumun damardan verilerek kalp kasının nasıl beslendiği gösterilebilir, iyi beslenmeyen alanlar tespit edilebilir. Ayrıca kalp kapakçıklarının durumu ve kalp kasının kasılmasını görmek amacıyla kalbin ultrasonik incelemesi olan ekokardiyografik inceleme yapılabilir. Bu yöntemlerle tanı koyulamamışsa ya da tedavi amacıyla yapılabilecek girişim için (cerrahi, balon ile genişletme gibi) damar sisteminin net olarak görüntülenmesi gerekiyorsa, koroner arter anatomisini tam olarak gösterecek koroner anjiografi yapılabilir.


Koroner anjiografi riskli midir?

Tıp uygulamalarında her girişim belirli oranda risk içerir. Fakat günümüzde, Türkiye’de bir çok kardiyoloji merkezinde çok düşük risklerle koroner anjiografi yapılabiliyor. Koroner anjiografi lokal anestezi ile kol ya da bacak damarlarından kalp damarlarına yollanan bir kılavuzla koroner arterlerin radyolojik olarak görüntülenmesi yöntemidir. Koroner arter hastalığındaki en kesin tanı yöntemidir.


Koroner arter hastalığı nasıl tedavi edilir?

Koroner arter hastalığı kronik ve ilerleyici bir hastalık olduğundan ömür boyu tedavi gerektirir. Öncelikle yukarıda belirtilen korunma tedbirlerinin alınması çok önemlidir. Koroner arter hastalığında, kullanılan ilaçlar koroner arterlerin genişletilerek ya da kalbin oksijen ihtiyacının azaltılarak anjina pektoris ataklarının önlenmesine yöneliktir. Ayrıca kanı sulandıran ve pıhtı oluşumunu engelleyen ilaçlar (asetilsalisilik asit ve diğerleri) enfarktüs geçirme riskini azaltır. Göğüs ağrısını başlatabilecek efordan 5 dakika önce alınan dil altı damar genişletici ilaçlar anjina pektoris’in ortaya çıkmasını engelleyebilir ya da ortaya çıkmış bir anjina pektoris atağını sonlandırabilir. Ancak tüm bu tedavilerin mutlaka doktorun önerisiyle yapılması gerektiği unutulmamalıdır. 


Hastalıkta ilaç tedavisi ya da cerrahi tedavi kararı nasıl verilir?

Bu karar yapılan tetkikler sonrasında birçok değişken (hastalıklı damar sayısı, damardaki darlığın derecesi, kalp kasının kasılma gücü, hastanın ilaç tedavisine yanıtı, hastanın yaşı, vb…) kardiyoloji ve kalp ve damar cerrahisi uzmanlarınca değerlendirilerek verilir. Bu nedenle her hasta için tedavi, o hastanın özel şartlarına göre oluşturulur.


Koroner bypass ameliyatı nedir?

Doktor yaptığı değerlendirme sonucunda koroner bypass kararı vermesinin nedeni, hastanın yaşam süresi ve kalitesinin cerrahi tedaviyle daha iyi olacağıdır. Koroner bypass ameliyatları Türkiye’de birçok merkezde çok iyi sonuçlarla yapılır. Koroner bypass ameliyatında, bacaktaki safen veni denilen toplardamar alınarak ya da göğüs kemiğinin iki tarafındaki atardamarlar kullanılarak tıkali koroner damarın besleyemediği alanlar kanlandırılır. Böylece hastanın anjina pektoris’i giderilir ya da enfarktüs geçirme riski azaltılır.


Balon ve stent  tedavisi nedir?

Değerlendirme sonucu perkütan transluminal koroner anjioplasti denilen bu yöntemden fayda göreceği düşünülen hastaların, koroner anjiografi gibi bir yaklaşımla, lokal anesteziyle (kol ya da bacak damarından sevk edilen bir kılavuz telle) koroner arterlerine girilip damar içinde küçük bir baloncuk şişirilerek genişletme yöntemi uygulanabilir. Bu girişimin de riski düşüktür. Ayrıca yine aynı yolla uygun hastalarda  bir   veya   bir çok damara ,damar iç duvarına genişletici bir  tel kafes(stent)  konulabilir .Stentler   2-4 mm   en,10-30 mm uzunlukta  olabilir.

Koroner arter hastalığının sonuçları nelerdir?

Koroner arter hastalığı kronik ve ilerleyici bir hastalıktır ve ömür boyu tedavi gerektirir. En önemli nokta düzeltilebilir risk faktörlerinin kontrol altına alınması ve hastanın yaşam tarzını buna göre düzenlemesidir. Koroner arter hastalığının en önemli ve hayatı tehdit edebilen sonucu miyokard enfarktüsü’dür. Yapılan tüm ilaç tedavileri, cerrahi tedavi (koroner bypass) ve balonla genişletme tedavisi hastanın miyokard enfarktüsü geçirmesini önlemeye ve hastanın anjina pektoris atakları geçirmeden kaliteli bir yaşam sürmesine yöneliktir. 


Koroner arter hastalığı kalıtsal mıdır?

Yapılan çeşitli çalışmalarda ailesel yatkınlık tespit edilir. Ailesinde en az bir kişide yüksek lipid düzeyi, hipertansiyon, erken koroner arter hastalığı başlangıcı ya da koroner arter hastalığı olan aile bireyleri, koroner arter hastası olma açısından yüksek risk taşır.


Acil durumlar

Koroner arter hastalığı olduğu bilinen ya da daha önce böyle bir tanısı olmayan bir kişide ani başlayan ve uzun süren bir göğüs ağrısı gelişirse, miyokard enfarktüsü riskinden dolayı hemen bir sağlık kurumuna başvurması gerekir. Koroner arter hastalığı, bazen hiçbir bulgu vermeyebilir ve kendisini ilk kez miyokard enfarktüsü ile gösterebilir.


Önemli uyarılar

Koroner arter hastalığı en önemli sağlık sorunlarından biridir. Ömür boyu tedavi gerektiren kronik ve ilerleyici bir hastalıktır. Kadınlarda menopoz sonrasında risk artar. 
Genellikle 40 yaş sonrasında görülür. Erkeklerde kadınlara göre dört kat daha sık görülür. Hastalık hiçbir bulgu vermeyebilir. En sık bulgu anjina pektoris denilen eforla ortaya çıkan göğüs ağrısıdır. 
Risk faktörleri sigara, yüksek kolesterol, hipertansiyon, fiziksel aktivite azlığı, ileri yaş, alkol tüketimi, şeker hastalığı, aile öyküsü ve stresli yaşantıdır. Bu risk faktörlerinden düzeltilebilir olanların kontrol altına alınması en az tedavi kadar önemlidir.
Tanı için bir kalp ve damar hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır. Tanı yöntemleri elektrokardiyografi, ekokardiyografi, eforlu elektrokardiyografi, miyokard sintigrafisi ve koroner anjiografi’dir.
Tedavide damar genişletici ve kanı sulandırıcı ilaçlar kullanılır. Uygun hastalarda koroner bypass, balon anjioplasti ya da stent uygulaması kullanılabilir. En önemli sonucu hayati tehdit eden miyokard: enfarktüsü’dür.

Mesajlar (0)

500 karakter yazabilirsiniz

Cancel or